Haber

MESEM’de biten hayatlar-2: ‘Babasından daha büyük bir adam olacaktı’, 14’ünde öldü

İSTANBUL – 2000’li yıllar sonrası teknolojinin her alana yayıldığı bir dünyaya doğan çocuklar, sosyal medyayla da organik bir ilişki geliştirdi. Sosyal medyadaki ‘yeni kültür’, çocukların hayallerini, hırslarını belirler oldu. Oralardaki şatafatlı yaşamları, lüksü, zenginliği gören çocuklar, o dünyaya özenmeye başladı. Kuşkusuz herkesin bu durumu yaşadığına şahit olduğu çocuklar vardır. 14 yaşındaki Arda Tonbul da onlardan biriydi. Hayata karşı bir sözü vardı. Babası Raşit Tonbul’un anlatımına göre Arda, ‘büyük adam’ olacaktı. O yüzden daha küçükken kurduğu futbolcu olma hayalini bile terk etmişti.

7 AYLIKKEN ANNESİNİ KAYBETTİ

İş güvenliği önlemlerinin alınmadığı iş yerlerinde ölen çocuklardan yalnızca biri Arda Tonbul. 9 Ocak 2024’te İstanbul Büyükçekmece’de metal sektöründe çalıştığı fabrikada kafasının sac büküm makinesine sıkışmasıyla öldü. Her yıl onlarca çocuk işçinin öldüğü Türkiye’de, Arda Tonbul’un hikayesini başka pek çok örnekten ayıran önemli bir özellik var. Arda Tonbul, Mesleki Eğitim Merkezleri (MESEM) kapsamındaki öğrencilerden biriydi. Yani ‘devlet güvencesi’ altındaydı. Ancak ‘fiili durum’ bu güvenceyi hiç gösteremedi. En azından MESEM’lerde ölen çocukların hiçbiri için biz böylesi bir güvenceye tanık olmadık. Devlet yönlendirmesiyle MESEM’lerde çocuk yaşta, ‘işçileştirilen’ canlar, işverenlerin almadığı güvenlik önlemleri nedeniyle birer birer ölüyor…

Arda Tonbul’da henüz 14 yaşında bu yüzden öldü. Ailesi aslen Giresun Şebinkarahisarlı. İş ve aş derdinden İstanbul’a göçmüş babası. Annesi, Arda henüz 7 aylıkken vefat etmiş. Ona rağmen, hayata coşkuyla tutunmuş Arda. Babası oğlundan söz ederken, ses tonundan gurur yansıyor. Her ailenin çocuğu gibi Arda da Tonbul ailesinin ‘biricik’ evladı…

‘BÜYÜK ADAM OLACAĞIM’

Çocuk yaşta ölen işçilerin nasıl insanlar olduğunu merak ettiniz mi? Babası Arda’dan şöyle söz ediyor: “Çocukluğundan beri futbolu severdi, Galatasaraylıydı. Ben Arda’ya takılıyordum. ‘Oğlum, imkanımız olsa da seni altyapıya yazdırsak’ diyordum. Ölmesinden önce son 1-2 yıla kadar iş hayatına meyletmeye başladı. ‘Ben büyüyüp iş adamı olacağım baba, senden daha büyük adam olacağım’ diyordu. Atılgandı, çalışma azmi vardı.”

‘BEN DE METAL SEKTÖRÜNDEYDİM’

Baba Raşit Tonbul, İstanbul’e yerleşme gerekçelerini de anlatıyor: “İş nedeniyle Giresun’dan göç ettik. 80’li yılların ortalarında ben okula giderken, insanlar göç etmeye başlamıştı. İstanbul’a geldik, şimdi emekli oldum ama ben de metal sektöründe çalışıyordum.”

‘MESLEK EDİNSİN DİYE GÖNDERDİM’

Arda, üniversiteye gitmenin ‘anlamsızlaştırıldığı’ bu dönemde, küçük yaştan meslek sahibi olmayı tercih etmiş. Bu yüzden, Büyükçekmece’deki Alkop Meslek Lisesi’ne gitmeyi kendisi istemiş. Babası da normal okullardaki niteliksizleşme yüzünden ona hak vermiş, kabul etmiş isteğini, “Çocuklar okulu bitirip meslek sahibi olamadığı için, Arda da bunu istediği için gönderdim” diyor.

‘KİN TUTMAZDI, KİMSEYE KÜSMEZDİ’

Çevresi için Arda ‘farklı’ bir çocuktu. Onu tanıyanlar öldüğü güne kadar Arda’ya ‘öf’ bile demediklerini anlatıyor. ‘Afacandı ama kimseye saygıda kusur etmezdi’ diyorlar. Babası Arda’nın ‘afacan’lığından söz ederken gülümseyerek anlatıyor: “Arda kafasına her şeyi takmazdı. Kimseye küsmez, kin tutmazdı. Hayata dolu dolu bağlı bir çocuktu. İçine kapanık değildi. Yönetme kapasitesi vardı. Arkadaşları arasında da öyleydi.”

‘HAYATA KARŞI AHDİ VARDI’

Babası, oğluyla yaptığı sohbetleri anlatıyor. Ergenliğe giren Arda’yla öğrenmesi gerektiğini düşündüğü başlıkları konuştuklarını anlatıyor: “Ben anlatırdım, sosyal medyadan gördüğü yaşamlar da vardı. Bunların gerçek olmadığını söylerdim. Çok şatafatlı yaşamlar var. Çocuklar haliyle özeniyor. İşe girdiğinde de işverenin babası Arda’ya ‘seni yetiştireceğiz, büyük adam olacaksın’ demiş. Arda da ‘kendi işimi kuracağım’ derdi. Böyle hayaller kurardı. Hayata karşı ahdi vardı…”

‘MANEVİ OLARAK FELÇ OLDUK’

Kuşkusuz kimse çocuğunu kaybetmek istemez. Oğlunun ölüm haberini aldığında dünyası başına yıkılmış Raşit Tonbul’un. Bütün aile Arda’nın ölümünden sonra hasta olmuş. Babası o günlerle ilgili konuşurken öfkeli, “Arda vefat ettikten sonra ailecek hasta olduk. Evde Arda’dan bahsetmiyoruz, küçük çocuğum kaldıramıyor. Eşim bir süre ilaç kullandı. Manevi yönden felç olduk” diyor.

Arkadaşları Arda Tonbul’un cenazesinde…

‘İŞVEREN İHMALİ’

Öldüğü gün Arda’nın iş yerinden bir telefon alıyor baba Raşit Tonbul. O dönem yeni ameliyat olduğu için çalışmıyor. Küçük çocuğunu okuldan almış eve girerken geliyor telefon, ‘Arda kaza yaptı’ diyor karşıdan gelen ses. Oğlunun ‘yaramaz’ olduğunu da düşündüğünden ‘yine bir yerini çizdi herhalde’ diye düşünüyor önce. Ancak devam eden cümlelerde “Durum ciddi” ifadesini işitince, “Dünyam yıkıldı o an” diyor: “İstinye Devlet Hastanesi’ne gittim. Biz gittiğimizde ambulans yeni gelmişti. İşveren bizi çok geç aradı. Arda’nın kalbi durmuştu zaten. Ölü çocuğu taşımışlar. 16 dakika makinede kalmış, kimse görmemiş. Benim çocuğum işverenin ihmalinden öldü.”

ÖĞRENCİLER TAM MESAİ ÇALIŞTIRILIYOR

Raşit Tonbul, Arda’nın çalıştığı sektördeki normal maaş bandının o dönem için 35-40 bin lira olduğunu anlatırken, iş yeri güvenliği ve sağlığıyla ilgili alınmayan önlemleri şöyle sıralıyor: “Patron nerelerden, nasıl kısıyor düşünün. Kafasında baret yok! Baret olsaydı belki de o darbeyi almayacaktı. Bu çocuklar 4 gün işe 1 gün okula gidiyor. Sabah 08.00 akşam 18.00 çalışıyorlardı. Cumartesi de çalışmasını istiyorlardı da ben göndermiyordum. Patronları çağırıyormuş…”

‘İŞTEN GELİNCE ÇOK YORGUN OLURDU, UYURDU’

Babası, Arda’nın dinlenmesini istediği için hafta sonları işe göndermek istemiyormuş. Yapılan işin tehlikeli olduğunu da biliyormuş ancak oğlunun hevesini kırmamak için sesini çıkarmamış. Hatta başka bir bölüme yazdırmayı düşünmüş. Nedeni ise Arda’nın işten geldikten sonraki hali: “Eve geldiğinde ölü gibi yatıyordu. Tatil günleri saat 14.00’e kadar uyurdu. Gücü kuvveti yerinde olan bir çocuktu ama sonuçta çocuktu…”

‘BEDEL ÖDEMELERİ LAZIM’

Raşit Tonbul, oğlunun ölümünden sonra iktidarın MESEM’lerdeki ölümlerle ilgili sessiz kalmasına da tepkili. Arda gibi çocukların geleceğinin olmayışına üzüldüğünü anlatıyor ve oğlunun ölümünden sorumlu olan işverenin bedel ödemesini istiyor: “Arda hastaneye yatırıldığında, patronlar gelip hesabına 100 bin lira yatıralım dediler. Kabul etmedim. Zaten bu senin iş yerinde olmuş, ne fatura çıkarsa ödemek zorundasın. Ben parada pulda değilim. Ama bedel ödesinler istiyorum. Benim çocuğum öldü, hiçbir bedeli olmayacak mı? İki bayram geçti, bize teselli bile vermediler. Arayıp sormadılar. Bunun bir bedeli olmalı. Bu ülke sadece zenginlerin ülkesi değil. Adalete de güvenim kalmadı.”

YARIN: Eren Dağ vatanına saygılı olacaktı, tarlada çarpılmayacaktı…

haberayranci.com.tr

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Eve otele gelen Escort bağcılar sitesi
-
Başa dön tuşu
istanbul escort
istanbul escort
istanbul escort